KİRALIK KONAK

Merhabalar.

Bloğumun içeriğinde kitap kategorisi var ve  hiç kitap yazısı yazmamam benim ayıbım.

Efendim naçizane en çok sevdiğim şey dünya klasiklerini okumaktır. O kadar çoklar ki güncel ve herkesin elinde, dilinde olan kitaplara sıra gelmiyor. En bi sevdiğim ise Rus edebiyatıdır. favorilerim Dostoyevski ve Turgenyevdir mesela. He amerikan edebiyatının ağır toplarını da sevmiyor değilim hani. Dickens ve Jack London’ı da pek bi severim. Bu zikrettiğim yazarları ve onların literatürlerine ait baya bir klasik okumuşluğum var tabi ama daha okunmamış bir dolu klasik var maalesef.

Geçen yaz başı hiç Türk edebiyatı klasiklerini okumadığımı farkettim. Türk edebiyatında tercihim genelde yeni yazarlar olmuş hep. Onun için bir karar aldım ve Türk edebiyatı klasiklerinin bir ucundan başlayıp kendimce eksiğim olan bu açığı kapamam lazımdı. İş bu yüzden okuduğum kitaplar arasında olan Kiralık Konak’a nasip oldu ilk kitap yazım. Vay arkadaşş ne girizgah yaptım yauu. Bide en beceremediğimdir he boş sayfaya başlamak. Bunlar hep astrolojik yönden beni kıskaçlarına alan Seretan hayevanatının işleri işte mazur görün efeem.

20140111_150827

Kiralık Konak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanlarından biri. Adından belli olduğu gibi büyük bir konak ve onun sakinleri hakkındaki bu roman aynı zamanda 1. dünya savaşı İstanbul’undan da ipuçları veriyor. Gerçi yazar savaş ve onun yıkıcılığını bana göre roman da şööyle bi üstün körü geçmiş. Arada o dönemim okuyucularının kutsallarını okşamak için Vatan millet ve milli bütünlük üstüne de değinmeye çalışmış lakin dediğim gibi bana göre oldukça üstün körü. her dala konmak misali gibi sanki.

Şimdi efenim ilk Yakup kadri romanım bu roman olmasına rağmen anlatıcılığına bayıldım diyebilirim. Betimlemeleri, tasvirleri o kadar güzel ki okurken İstanbul’un Cihangirindeki o konağın içinde Naim efendi ile birlikte kumkumlanıyor insan. Romanın kahramanlarına dair büyük büyük spoilerlar vermek istemem lakin Naim efendi, Seniha ve Hakkı Celis üzerinden anlatılan bu 1910’lu yılların istanbul’unu seviyor insan. İpucu olarak bu kadarını diyebilirim sanırım.

Gelelim yazara dair söyleyeceklerime. Aslında sadece Yakup Kadri değil o dönemin bütün yazarları bildiğin cinsiyetçi ve kadın düşmanıymış. Erkekler istedikleri gönülde eğlenebilir onların şanı şerefiyken kadın yapınca yüzü karası olur anlayışını sanırım o dönemin bu küstah yazarları empoze etmiş. Kadınlardan bahsederken o kadar bayağı ve mide kaldıran tabirler kullanmışlar ki ne kadar iyi anlatıcı olurlarsa olsun türk edebiyatına ısınamama sebep oluyor. Annelerini, teyzelerini, ninelerini ne kadar yüce kata koysalarda iş kavuşamadıkları yar’e sevgiliye, vefasız kara sevdaya geldimi onların tabiriyle onlar kadar rezil, kepaze, aşşağılık bedbin kimse olamaz. Bu ikiyüzlü, cinsiyetçi ve aşşağılayıcı yazın tarzınıda ister istemez itici buluyorum.

Hülasa, Türk edebiyatının güzel romanlarından olan Kiralık Konak’ı okumanızı tavsiye eder, sonuna kadar gelip yazımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık derim.

sevgiler……

Boş İşler Müsteşarı

Yorum bırakın